16 Kasım 2010 Salı

KARDELEN MEKTUPLARI

Bedenimden önce beynimi tahrik eden bir kadının şarkısını dinliyordum.
Bu yüzden ilk karşılaşmamız,tedirgin iki insanın karşılaşması değildi.
İzmirde güzel bir hotel odasındaydık.Her şeye rağmen,
Yaşadıklarıma tez,utangaç bir profil çiziyordum.ama seni seviyordum.
İlk defa sen dokundun dudaklarıma.Yüreğim yerinden çıkaçak gibiydi.
Yüreğim yerinden çıktı.Sen yerleştirdin.
Uyurken seyrettiğim yüzünü yüzümde unuttun!...
Susuyorsun!...dedi adam.şimdi sen devam et.


Kadın.
Yazdığın kelimeleri bırak.adresime düşen yüzbinlerce cümleden hiç birine,
Sığdıramadın beni.
Yazdığın her satırda bir nehir gibi aktın bilinmezliğime.Başka bir şehirden,
Gökyüzüne gönderdiğin sıcacık kelimeler benim şehrimin denizine düşüyordu.
Ve ben her harfi tek tek çıkartırken derinlerden,parmaklarıma denizin değil,
Yüreğinin mavisi bulaşıyordu.Bütün şiirlerini ihtina ile saklıyordum.
Ve her aşk 'da olası olan bir bitiş ertesinde kullanmak üzere,
Mahkeme tutanaklarına şiirlerini şahit olarak yazdırabileceğimi biliyordum.
Çünkü şiirlerin çığlık çığlık konuşuyordu.
Ve ben senin yokluğunda şiirlerinle dertleşiyordum...
Susuyorsun!...dedi kadın. şimdi sen devam et.


Adam.
Suskunluğu her gün daha fazla uzatıyordun ve ben artık tek başıma Yaşıyordum.Seninle beraber ellerinden tuttuğumuz ilişkiyi.
Giderek uzaklaşıyordun,daha çok susuyordun ve ben bilinmezlğin ortasında
Senin gerçekte neyin oldugunu öğrenmeye çalışıyordum.
Ne zaman sana ihtiyaçım olsa''aradıgınız aşk'a şu an ulaşılamıyor''diyen,
Kadının mutlu sesi yankılanıyordu kulaklarıma.Sen sorunlarınla Uğraşıyordun,bense sessizliğimle,sevdamla ve yalnızlığımla.
Sevda,her şeye tek vücutmuş gibi göğüs germekti.Ben bunu biliyordum.
Böyle seviyordum.Sense girdiğin mağaranın içinde uzattığım yardım,
Elini bile görmüyordun...
Susuyorsun!...dedi adam.şimdi sen devam et.


Kadın.
Herkes seni soruyordu,selamın veriyordu,iletemiyordum.Hep böylemi
Çalıyordu sevdanın çanları.Farklı olduğunu düşündüğün bana bile,
Geçmişimde bıraktığım yaralı sevdalarımı anımsatıyordun.
Her şeye rağmen hiç bir kötü sözü yakıştıramadım sana.
Giderek coğalan kırgınlıklarımı itinayla kapatmaya çalıştım.
Bir güzel sözün yeterdi belki,bekletirdi,sesimi bile duymadın.
Merak edilmeyen bir yürek kaç zaman tutunabilir anıların gülen yüzüne!...
Tutundum,çırpındım düşmemek için.
Uçurumun kıyısında bana uzanan elin yoktu,düştüm!..
Susuyorsun!...dedi kadın.şimdi sen devam et.


Adam.
Bize ait bir çok düşü sen yaratmıştın ve sen yok ettin.Birer masal Kahramanıydık.Ve masal olarak kaldık.İlerde çocuklara anlatılmak üzere,belki de.Yaşadığım ve yaşattığım hiç bir şey için pişman değilim.
Hatta bir teşekkürüm var sana,kendimi en sevilen erkek gibi hissettirdiğin için.Adı üstünde bir bekleyişti yaşadığım,belkide bir düştü,uyandım.
Baktımki yoksun seni düşlerinde bıraktım!...
Susuyorsun!...dedi adam.şimdi sen devam et.


Kadın.
Bir aşk'a kaç aşk sığar diye soruyor bir şair.Ben aşkıma tek aşk sığdırmıştım oysa,bilmeden ismimin bile unutulduğunu.Sorulması gereken sorular tedavülden kalktı.ki zaten cevaplarıda sana aitti.Sana değil seninle bir ömrün düşünü kuran kendime yakıştıramadım''hoşçakal''kelimesini.
Ama sen,bedeni dar gelsede,almadan fikrimi,elbisesini diktin vedanın.
Bana sadece ortada kalmamak için giymek ve gitmek düştü.
Ama gitmek değil ki öfkeyle,kırgınlıkla,acıyla.
Kendi özgürlüğüm için bağışladım seni.Yinede,her şeye rağmen merakta etmiyor değilim;içindeki hangi sen gerçekten sevdi beni!.
Hangi sen haykırdı gökyüzüne,''sen bende ömürlük olmalısın''diye.
Ve hangi sen bu kadar kayıtsız kalabildi yüreğini,
Konuşturan bir kadının yüreğine!...
Susuyorsun!...Susuyorsun!...
Devam et!...
Susuyorsun!...Artık konuşma!...


Adam.
Beni affet gülüm!...






PELİN ONAY













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder