24 Haziran 2011 Cuma

Mahşeri bekliyorum

A kşamın alaçakaranlığındayım.
S emavi gecelerden uzaklarda (düş)üm.
İ liştirilmiş bir yaşamın koynunda mahşere yürüyorum.


M anevi yükler altında ezilmiş bir yüreğim.
A lışık olmadığım bir yükün altındayım.
V adesi dolmuş bir ömrün,hayata tutulan nefesiyim.
İ liştirilmiş bir yaşamın koynunda mahşere yürüyorum.


K emale ermiş bir bedenim.
E ylemsiz bir şamatanın ortasındayım.
M avisiz bir karanlığın son hüzün perdesiyim.
A lışık olmadığım cümlelerr havuzunda boğulmuşum.
L anetli bir gecenin koynunda kendi mahşerime  yürüyorum.


Ş ımartılmamış,kara bir kalemin kırıldığı infaz gecesindeyim.
A lışık olmadıgım kapkara yapraklara yazılmış fermanım.
M avisiz bir senfoninin tam ortasındayım.
P erdeleri kapatma zamanını çoktan aşmışım
İ liştirilmiş bir yaşamın koynundayım.
Y okluk la varlık arasında bir ruhum.
O lası bir infazın şiirsel uzantısıyım.
N adasa bırakılmış bir yüreğin sahibiyim.....


Bazen zordur yaşamak…
Nefes almak bile güç gelir insana.
Bir kuşun kanadına takılıp gitmek istersin uzaklara… Bazen güzel bir söz tutar seni ayakta!
Bir sırdaşının sıcak gülümsemesi bağlar insanı ayakta birde iki kelime kalır dudaklarında:
İyi ki varsın hayatımda...dersin...Benden başka kimse anlamaz;yürürken durduğumu...
Her suskunluğu aslında yuttuğumu...
Göremediklerimi kağıtlara kustuğumu anlamaz kimse...
Benden başka kimse anlamaz;yürürken durduğumu...
Sürünürken uçtuğumu...
Kör bıçaklar ile küstüğümü bilmez kimse...
Suskun yangınların küllerine sevda mektupları çizdiğimi görmez kimse...
Üşüyen ellerin sızısını karla ovduğumu anlamaz kimse...
Benden başka kimse anlamaz;yürürken durduğumu...
Ağladığımda gülsüzlüğümü...
Duasız mezarlara dualar ördüğümü duymaz kimse...
Suskunluğun susuzluk kadar dudakları çöl kumu olup yaktığını,
Dudak ardında büyüyen mısralara toprak toprak çatlaklar ektiğini bilmez kimse...
Benden başka kimse anlamaz;yürürken durduğumu...
Yaşarken mezarlara uzanıp doğduğumu...

Asimavikemal
mahşeri bekliyorum...

Son düzenleme;24.06.2011

10 Haziran 2011 Cuma

HADİ KALK...

Hadi kalk yerden,
Ne bekliyorsun kalk
Önce sevişmeye gidiyoruz
Sonrada ölmeye.

Yüzünde kocaman bir gülümseme
Kalbinde deli bir çarpıntı olsa bile
Hiç düşünme!ne bekliyorsun
Kalk hadi yerden durma!

Çünkü sevgili;
Bilirimki!..
En güzel rüya bile senin kokun
En yaşanası hayal bile senin tenin

Hadi kalk yerden
Aşka özlemim var bu gece
Özlem gidermekten öte
Kavusmanın bir usulu varolmalı
Sana özlem doluyum
Bu gece ıssızlığa yürüyelim
İçmeden sarhoş olmalıyız
Bir köşede sızıp sıcaklığını duymalıyım
Kalk ne bekliyorsun!
Önce sevişmeye gidiyoruz
Sonrada ölmeye.

ASİMAVİKEMAL

09.06.2011

26 Ocak 2011 Çarşamba

Seni özlüyorum

Sol yanıma döndüğümde
Yazık ki buğulu da olsa
Camdan içeri yansıyan
Sokak lambasının ışığı
Beni uyandırıyor
Sen kayboluyorsun 
Yalnızlığımı farkediyorum
Seni özlüyorum
İşte benim gecelerim
Hep böyle
Sensiz, ama senle dolu

Bazen cama vuran
Yağmur damlacıklarının
Cama vururken çıkardığı 
Sesle uyanıyorum
Kendimi avutabilmek için
Bizim şarkımızı dinliyorum
İste benim gecelerim
Hep böyle
Sensiz, ama senle dolu

Kutubun ta merkezinde
Yaşıyorum sanki
Geceler uzuyor uzuyor
Aylarca sabah olmuyor
Sanki güneş doğmuyor
Dualar ediyorum
Sabah olması için
Sana koşabilmek için
İste benim gecelerim
Hep böyle
Sensiz, ama senle dolu…

ŞAMPİYON

YOKSUN

yoksun... zaman geçmek bilmiyor...
düşman oldum akreple yelkovana...
küstüm seni benden ayrıyan zamana...

yoksun... üşüyor yüreğim...
ne olur yar! bir ses ver...
ne olur al beni yanına...
sarıl sımsıkı ve bırakma...
uyut beni dizlerinde...

yoksun... aldığım her nefesin bile anlamı yok! 
kalbim acıyor...
sevgine muhtacım yar!...
düşünüyorum.... düşünüyorum... yalnız seni...
herşeye anlam katanım,
özlemiyle yanıp tutuştuğum,
bir merhabasına kurban olduğum...
ne olur bir ses ver....
anla işte sensizlik çok zor...
tut ellerimden ne olur...
bu yollarda sensiz yürümek istemiyorum...
çıkmazlara girmek istemiyorum tekrardan...

göz yaşlarım dur durak bilmiyor...
onlar bile özlüyorlar seni....
içim daralıyor yar...
avazım çıktığı kadar bağırsam, 
sesimi duyan olur mu?
ya sen? ya sen duyarmısın?
bir kez daha merhaba kelebeğim dermisin?...

of yar! nerlerdesin...
tutuşturuyorsun yanma diyorsun...
söyle yar ne yapayım....
ya gel de ya da git...

herşeyinle özledim..
gözümü açıyorum sen kapıyorum sen...
her vaktim sen.. her soluğum sen...

başımda milyonlarca ses var!
duymuyorum bile... çünkü...
çünkü içimdeki ses hepsini bastırıyor...
gelmiyeceksin diye öyle korkuyorum ki...
gel de kurtar beni bu azaptan sevgili...
gel de kurtar...

vakit sensizliğin gongunu çalıyor...
güneş doğalı çok oldu... ama ben...
karanlıklarda boğuşuyorum....
inat ettiler! sensiz aydınlanmıyor!
görüyorsun ya güneş bile isyanda!
tıpkı benim sensizliğe isyanım gibi...
o da tıpkı yüreğim gibi inatçı...

sevdan bir ateş oldu bende...
yanıyorum ama sensiz...
hani yar? hani birlikte yanacaktık bu ateşlerde?...
yoksun... kor oldu yüreğim...
küllerim savruluyor okyanuslara...
dökülüyorum... eriyorum...
ama sensiz...

sen yoksun ya! geçen zaman bana ölüm...
sevgin yalanmıydı yoksa?..
ya gidişin? gidişin vedamıydı yoksa?..
sorular... sorular...
beynimi kemiriyorlar...
gelde cevaplarım ol ey sevgili...

koşuyorum sensizliğe doğru...
ya kal de... ya da git...
söyle yar! söylede kurtulayım karanlıklardan...
birşey söyle! yalnızca bir şey...
kal... ya da git...

git dersen kırılmam sana...
üzülmem inan...
yüreğim buna da alışır...
üzülme yar!
bakarım ben başımın çaresine...

neyim varsa alır giderim...
sen zahmet etme...
valizim çok küçük... ama ağır!...
sevdamı sığdırmaya çalışıyorum içine...
tıkış pıkış oldu... önemi yok yar!
ben hallederim....
söylenecek çok şey var ya... neyse...

el salla ve git... 
birşey söyleme... yoksa...
yoksa bu yürek dayanamaz...
diyemem sana elveda...

git hadi...
benim olmayan dünyalara...
rüyalarıma gelme sakın istemem!..
yapamam ozaman sensiz...
söz geçiremem yüreğime...
ne olur git... git hadi...

git hadi... bakma ardına... çek git...
mutlu ol başka kollarda...
zaten imkansızdın bana..
bileydim layık olmadığını yürürmüydüm yollarında...
sen bana bakma... git hadi..
duruşun... ve suskunluğun... senden yadigar bana...
hoşçakal sevdam... hoşçakal...



ŞAMPİYON
2001

Aşkı tek kişilik yaşamak

Aşkı tek kişilik yaşamak… Yükü ağırdır, yakar yüreğini, ruhunu, bedenini! Dayanamaz, söylemek istersin ama dökülmez kelimeler dilinden! Gözlerin ise inadına anlatır aşkını! Utanmaz gözler, korku nedir bilmez aşk söz konusu olduğunda! Dilin bağlandığında o konuşur… Ama nafiledir! Çünkü anlamaz karşı taraf gözlerin dilinden! Sen ise tek kişilik yaşamaya devam ettikçe aşkını, daha da büyür aşkın… Yüreğine sığmaz olur! Ve her yeni günün başlangıcında ‘bugün söyleyeceğim’ dersin. Ama o an geldiğinde, elin ayağın titrer, avuçlarının içi terler ve tam anlatmaya başlayacakken ağzından başka kelimeler dökülür. Havadan sudan konuşursun. Oysa bunlar değildi söyleyeceklerin! 

İçinden, ‘bugün olmadı ama yarın kesin…’ dersin. Ve böylece günler birbirini kovalar ve sen zaman kavramını yitirirsin! Yaşamını ertelersin farkında olmadan…
Aşkımızı dile getirmekten ne alıkoyar biz âşıkları? Aşkımızın reddedilmesi sonucu küçük düşmekten mi korkuyoruz? Kaybetmekten mi korkuyoruz yoksa? Kaybetmekten korkuyor isen gülerim doğrusu. Sana ait olmayan bir şeyi kaybedemezsinde unutma!


Aşkın hamurunda cesaret vardır! Bu nedenle reddedilmekten ya da küçük düşmekten korkmaz aşk! Aşk için asıl küçük düşürücü olan dilsizliğe mahkûm edilmektir. Kendine ihanettir aşka göre, duygularından utanmak… Eğer duygularından utanıyorsan, acınacak durumdasındır ve aşkı yüreğinde barındırmayı hak etmiyorsundur! Esaret altındaki aşk onu esir edenden acı intikamını alır bu durumda! Artık yüreğinizdeki saf aşk değildir! Kuzu postuna bürünmüş bir kurt gibi aşk postuna bürünmüş sizi yiyip bitiren, ölmeden mezara koyan bir hastalıktır artık.
İçinizden şu soruyu soruyorsunuz değil mi? ‘Duygularımdan utanmadan aşkımı özgürce dile getirdim ancak reddedildim! Peki, şimdi karşılık bulamamış aşkla dolu yüreğimin acısı ne olacak söyle bakalım? Nasıl iyileşecek yarası?’ diyorsunuz değil mi?


Aşkın acısız yaşanacağını kim söyledi? Önemli olan o acıyı başı dik, aşkın hak ettiği şekilde yaşayabilmektir! Belki de dibe vuracaksınız reddedilmenin ya da hayal kırıklığının acısıyla… Tıpkı yürümeyi öğrenen bebekler gibi… Düşersiniz, dizleriniz parçalanır, acısından kıvranırsınız! Ancak bir süre sonra acınız belki diner belki de dinmez ama yine de inatla kalkarsınız düştüğünüz yerden! Ve her düşüşten bir şeyler öğrenerek kalkarsınız, aşkı yaşamaya dair bir şeyler… 
Aşkınızı dilsizliğe mahkûm etmeyin! ‘Sana aşığım! Evet, sen bana âşık olmasan bile sana aşığım! Karşılıksız bile olsa aşkımı tek kişilik yaşamıyorum artık!



ŞAMPİYON
2001

25 Ocak 2011 Salı

BANA BİR MASAL ANLAT.

Bana bir masal anlat hep mutlu sonlarla biten.
Bana bir masal anlat,inandır beni mutlu sonlara;
Bana bir masal anlat içinde sen olan…


Anlat,seni dinliyorum.öyle bir masal anlat ki,içinde hiç yalnızlık taşımasın…bana kavuşmaları anlat.hasretin utançlığını.ayrılığın yok oluşunu anlat.Ama bana ayrılıklardan bahsetme,yok oluşlardan,çabuk bitişlerden…Anlat içinden geldiği gibi.
   Bana bir masal anlat,mavi bir gök yüzünde pembe hayalleri,bana maviyi anlat deniz gibi…yüzüne vuran o maviliği anlat bana,öylece oturup seni dinlemek isterim.
 Bana bir masal anlat,insanlar güzel,hayat çekilir,çektiğin acıların sonu gelir…mutlu olacağımı anlat bana bu masallarda,huzur bulacağımı,insanı büyüleyen o duygularını anlat bana.
Bana bir masal anlat,tüm mutluluklarla el ele koştuğum,sevinçlerimle beraber uyuduğum.özlemleri yorgan yaptığım…Bana bir masal anlat,öyle pahalı olsun istemem.kararınca ama siyahı karıştırmadan.Bana bir masal anlat,daha önce hiç duymadığım.Martıların konuştuğu,anlat işte,sahilde oturup ta konuştuğum o martıları…
Bana bir masal anlat,mutlu sonların yaşandığı,yaşadıklarımızın masal olduğu bir masal…gerçek olsun,doğru dürüst,ama en önemlisi sevgi dolu olsun.Bana Bir masal anlat,güler yüzlü…göz yaşların geçmedigi cümlelerde…Bana bir masal anlat gözlerimi dikip sadece seni dinleyeyim.
Bana bir masal anlat…tatlı ama güzel.gürültüden uzak bir yer olsun,Kederin,hüznün olmadığı bir yer…Bana bir masal anlat tüm sahteliğiyle gerçekleşen.Sonun da mutlu olacağım…

Bana bir masal anlat hep mutlu sonlarla biten.
Bana bir masal anlat,inandır beni mutlu sonlara;
Bana bir masal anlat içinde sen olan…



ŞAMPİYON
2002

24 Ocak 2011 Pazartesi

Yazar aşk ı anlatan yazılar yazmayı bırakır...

Eğer yazan vazgeçerse bir gün yazmaktan; o gün başka bir şey den daha vazgeçmiş demektir... Ve o diğer vazgeçiş, yazmaktan vazgeçmeye sürüklemiştir onu.

Kalem bile doğru durmaz elinde. Yazacak bir şey kalmamıştır artık... Bundan sonra ne gelse yüreğinden dilinin ucuna, reddedip gönderir geriye, içi tamamen ne zaman dolar taşar bilmeden.


Yazar aşk ı anlatan yazılar yazmayı bırakır...

Eğer vazgeçmişse bir aşk ı anlatan yazılar yazmaktan, emin olun ki o aşk tan vazgeçmiştir yazar... Bir vazgeçiş bir diğerine sürüklemiştir onu. Kalemiyle oynayıp durur, yazamaz eskisi (aşık ken ki) gibi.
İşte buda bir gerçeği koyar ortaya; vazgeçen yazar değil, aşk tır. Aşk vazgeçmiştir ondan.


Kelimeleri eskisi gibi dokunaklı, yüz pembeleştirici değildir artık, bütün sihri gitmiştir kaleminin.

Ve bunu anladığında; yürek temsilciliği görevini bırakır yazar...
Sıra sizde der, çeker kırar kalemini. 



Şampiyon
1999